Dünyayı Değiştiren Müslüman Buluşları  

Kategori : | | |

cihanozdemir.comTarih kitaplarında, fen derslerinde bize öğretilenler hep batı kaynaklı icatlar, buluşlar olmuştur. Günümüz Türkiyesi'nde, Newton'un, ağacın altında tembellik yaparken kafasına elma düşmesiyle oluşan travmadan sonra bilim adamlığına soyunması gibi hikayeleştirilen hatta masallaştırılıp çocuklara bilimin aslında Batı kaynaklıymış gibi gösterilmesi, lise ders kitaplarında bile yer alması, ama 9. yüzyılda İspanya Endülüs'te, Müslüman bilim adamı Abbas ibn Firnas'ın, Leonardo da Vinci'den asırlar önce bir uçuş makinesi çizimi yaptığından bihaber olunması. Nedense Leonardo'nun hiç bir zaman hayata geçirilmeyen çizimi, kendisinden neredeyse 600 yıl önce yapılan ve başarıyla denenen bu dizayndan çok daha popüler. Batılıların dediği gibi Endülüs kütüphaneleri, İspanyollar tarafından yakılıp yıkılmasaydı herhalde bu çizimi başka bir batılı tarafından Leonardo'dan daha önce görecektik!

Bu konuda yazmayı uzun zamandır düşünüyordum. CNN'nin internet sayfasında da bu konuyu görünce "sonunda batılılar da kendini sorgulamaya başladı" diyerek yazmaya başladım. Öncelikle şunu belirteyim, batının şu andaki teknolojisine, geldiği noktaya bir lafım yok (her ne kadar Amerika üniversitelerindeki bilim adamlarının çoğunu Çinliler, Hintliler, Türkler, Pakistanlılar oluştursa bile) ama tarih ve ders kitaplarında bize dikte edilmeye çalışılan bilimin sadece Grek ve batı yani anglo sakson kültüründen doğduğuna dair savlara karnım tok.
CNN'in haberine konu olan, müzikten bisiklete herşeyin temeli "1001 Inventions", "1001 Buluş" adlı 1000 yıllık unutulmuş "unutturulmuş" Müslüman Bilim Tarihi adlı kitap. "Bilim tarihinde bir boşluk var, Grekler'den Rönesansa olan dönem yok" kitabın yazarı Profesör Salim al-Hassani'nin sözleri bunlar.

Profesör Salim al-Hassani "1001 Buluş"tan, en iyi 10 Müslüman buluşunu sıralamış:

1) Cerrahi

cihanozdemir.com
1.000’li yıllarda doktor El-Zahrawi 1.500 sayfalık resimli anlatımı içeren, cerrahi alanda bir ansiklopedi sayılan bir eser yayınlar. Daha 500 yıl öncesine kadar Avrupa’da kullanılan bir kitaptır bu eser. Birçok buluşunun yanı sıra yaraları dikmek (koyunun bağırsağından elde edilen doğal fiberlerle), iyileşme sonunda da sütürlerin alınması tekniğini ilk kullanandır. Ayrıca tarihte ilk sezeryanı gerçekleştiren, forsepsleri yapan ve kullanan kişidir.

cihanozdemir.comcihanozdemir.comİstanbul İslam ve Bilim Teknoloji Tarihi Müzesi'nden ilk cerrahi aletlere ait fotoğraflar

2) Kahve

9.Yüzyılda ilk kez Yemen’de demlendi kahve. İlk kullanıldığı yıllarda, Sufilerin gece yarılarına kadar zikir yapmalarını sağlayan bir içecekti. Daha sonra Kahire’ye götürüldü. 13.Yüzyılda Kahire’den Türkiye’ye geldi. İtalyan ve Venedikli tüccarlar vasıtası ile Avrupa kahve ile ancak 16.Yüzyılda tanışabildi. Starbucks gibi çok kısa zamanda markalaşarak doğduğu topraklara ihraç edildi.

3) Uçan Makine

cihanozdemir.com
Tarihte ilk uçmayı deneyen ve bunun için bir makine icat eden Abbas İbn Firnas’tır. 9.Yüzyılda kanatları olan ve görüntüsüyle bir kuşu andıran uçan bir makine yapmıştır. İspanya Cordoba’da ilk denemesinde birkaç dakika havada kalmış, düşüp belini incitmesine rağmen ilk uçuşunu başarıyla gerçekleştirmiştir. Leonardo da Vinci’nin bu denemeden yüzyıllar sonra uçan bir makine dizaynı yaptığını ama bu makinenin hiçbir zaman uçmadığını biliyoruz.

4) Üniversite

M.S. 859 yılında genç bir prenses olan Fatima el Firhi, Fas’ın Fez şehrinde dünyanın ilk diploma dereceli üniversitesini kurdu. Kız kardeşi Miriam’da üniversitenin hemen yanına bir cami yaptırarak, birlikte El Kairaouine Camisi ve Üniversitesi kompleksini kurmuş oldular. Kurulduktan yaklaşık 1.200 sene geçmesine rağmen hala aktif. Hassani, bu kompleksin insanlara, İslam’ın öğretilerinde bilimin ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini söylüyor. Ayrıca genç Müslüman bayanların neler yapabileceğini.

5) Cebir

Cebir kelimesi İranlı bir matematikçinin 9.Yüzyılda yazdığı “Kitab el Jabr Wa l-Muqabala” adlı kitabının başlığından geliyor. Daha sonra Avrupa dillerine bu kitap “The Book of Reasoning and Balancing” adıyla kabaca çevriliyor. Grek ve Hint sistemlerinin incelenmesiyle yazılan bu kitap, yeni bir cebirsel sıralama yaparak rasyonel sayılarla irrasyonel sayıları birleştiriyor. Bu çağının ötesindeki matematikçi El Harezmi adıyla ün salıyor ve çalışmalarıyla modern matematik dünyasının temellerini atmış oluyor. El Harezmi aynı zamanda bir rakamın üs olarak nasıl kullanılacağını açıklayan ilk kişi.

6) Optik

Hassani, optik alanda yapılan ileri düzey çalışmaların hemen hepsinin temelinde, Müslüman dünyada yapılan çalışmaların olduğunu söylüyor. 1.000’li yıllarda İbn el Haitham, Öklid ve Ptolemi’nin teorilerini çürüterek insanın gözden çıkan ışıkla değil, objelerden yansıyan ışığın gözün içine girmesiyle gördüğünü kanıtlıyor. Bu büyük İslam alimi fizikçisi aynı zamanda kamera mantığını açıklayarak, gözün nasıl objeleri optik sinirlerle, beyin arasında ters olarak ilettiğini buluyor.

7) Müzik

“Müslüman müzisyenler, Avrupa üzerinde Bağdat ve Cordoba müziğiyle derin bir etki bırakmışlardır” diyor Hassani. Avrupa’ya Orta Doğu’dan gelen enstrümanlar arasında bulunan ud ve rahab (kemanın atası) örnek olarak gösterilebilir. Günümüzde kullanılan gitarın atası da ud’dur. Modern müzik notalarının da Arap alfabesinden türetildiği var sayılmakta.

8) Diş Fırçası

Hepimizin bildiği gibi Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) misvak kullanırdı ve misvak kullanmayı herkese tavsiye ederdi. Günümüzde hala bazı diş macunu markaları, formüllerinde misvak kullanmaktadır.

9) Krank

Birçok otomatik mekanizmanın temellerini teşkil eden aletler ilk olarak Müslüman dünyada ortaya çıkmıştır. Bunlardan biri de devrimsel bir buluş olan, rod sistemiyle krank milinin birleşimidir. Krank sayesinde döner hareketin, düz harekete dönüştürülmesi, ağır objelerin küçük kuvvetlerle kaldırılmasını sağlamıştır. Bu teknoloji El Jazari tarafından 12,Yüzyılda bulunmuş daha sonra dünyaya mekanik araçlarda, bisikletten içten yanmalı motora kadar kullanılmak üzere yayılmıştır.

10) Hastaneler

“Hastanelerin bugünkü anlamıyla hem öğrenim hem tedavi merkezi olarak kullanılması ilk olarak Mısır’da 9.Yüzyılda olmuştur” diyor Hassani. Bu türden ilk tıp merkezi Kahire’de M.S.872 yılında kurulan Ahmad ibn Tulun Hastanesi’dir. Müslüman inancından gelen “hasta, muhtaç olan herkese yardım” düsturuyla Tulun hastanesi ihtiyacı olan herkese ücretsiz tedavi imkanı sunuyordu. Bu tür hastaneler Kahire’den Müslüman dünyaya, oradan bütün dünyaya yayılmıştır.

..ve aklımıza gelmeyen, tarihin es geçtiği, unuttuğu yüzlerce ve binlerce İslam alimi. Allah hepsinden razı olsun.

Bu konuyla alakalı olduğundan burada söz etmek istiyorum. Başlıktaki fotoğraf Gülhane Parkı içindeki “İstanbul İslam ve Bilim Teknoloji Tarihi Müzesi”ne ait. Müzenin açılış saatleri; 09.00-16.30, salı günleri kapalı, giriş ücreti 5 TL. Yeni bir müze. Açılalı 1 yıl olmadı. Yabancı turistler dışında pek de ziyaretçisi yok ama benim bugüne kadar gezdiğim en ilginç müzelerden biri. Müzeyi gezerken anlıyorsunuz ki tarihimizden bihaberiz. Kitaplarda yazmayan o kadar ilginç, karmaşık ve hayret verici buluş var ki insan “bize bunlar niye gösterilmedi, anlatılmadı” diye düşünmeden edemiyor.
Fotoğraflar, müzeyi anlatmaya yetmez. O çağlardaki düşünce yapısını, bilimi, yaşamı anlayabilmek için bizzat gidip görmek lazım.

Müzedeki yazılardan alıntılarla, mekandan bazı fotoğraflara yer vermek istiyorum.

cihanozdemir.comBilim ve teknoloji tarihinin bütün insanlığın ortak mirası olduğu inancı bu müzenin kuruluşunun esasını teşkil ediyor. Eğer burada alet ve araçlarla İslam kültür dünyasının bu ortak mirastaki payını göstermeye çalışıyorsakta, biz, Müslümanların bunlara sıfırdan başlamadıkları gerçeğini, evvela geçmiş kültür dünyalarından, öncelikle Yunanlılardan ve İslam öncesi Bizanslılardan aldıklarını geliştirdikleri gerçeğini gözden kaçırmıyoruz. Ama burada sunulanların çok büyük bir kısmı Müslümanların 9. ve 16. yüzyıllar arasındaki yaratıcılık devrelerinde gerçekleştirdiklerinin bazı örnekleridir. Bu örneklerin çok büyük bir kısmı, Frankfurt’taki Johann Wolfgang Goethe Üniversitesi'nde Arap–İslam Bilimleri Tarihi Enstitüsü tarafından kaynaklardaki tarif ve resimlere, çok küçük bir kısmı ise günümüze ulaşan orijinallere dayanarak yapılmış veya yaptırılmıştır.

cihanozdemir.comİslâm kültür dünyasının bilimler tarihindeki tablosu

Müslümanlar tarih sahnesine çıkışlarının ilk yüzyılında korkusuz, tereddütsüz ve sınır tanımayan bir bilime, öğrenime susaması ile diğer kültür dünyalarının miraslarını almaya başladılar. Dokuzuncu yüzyılın ortalarında hemen hemen her alanda alma ve özümleme evrelerini geride bırakarak yaratıcılığa geçtiler. Onlar devraldıklarını çok yüksek bir düzeye ulaştırmaktan başka, birçok yeni bilimleri ortaya koydular, diğer bir kısmını başlangıç yollarına soktular. Bütün uygarlıklarda olduğu gibi, onların da kısa veya uzun bir süreden sonra yıpranmaları, aşınmaları, yaşlanmaları, yerlerini bir veya birkaç ardıla bırakmaları kaçınılmazdı. Onlar bu kaderi miladî 711 yılında İspanya’ya ayak basmakla çizdiler. Onuncu yüzyıldan itibaren kitaplarının Latinceye tercüme edilmeye başlanmasıyla ardıllarının okul temelleri atılmış oldu. 16. yüzyılın başında öncelin bilimde hükümranlık durumunu kaybetmediği bir sırada, ardıl yaratıcılık evresinin eşiğine ayak basmıştı. Fazla değil, ancak bir yüzyıl yaşlının gence önderlik yerini bırakması için yetmişti. Bu tarihî bağlantı, öncel ile ardıl arasındaki bütünlük gerçeği, ne yazık ki, henüz her ikisinde de bilinç sahasına çıkmış olmaktan çok uzak. Bilim tarihçilerine büyük ödev düşüyor. Onlara 18. yüzyıldan miras kalan kalıplaşmış hükümlerden silkinmeleri için, daha çok bilinçli, çalışkan oryantalist araştırmacılar lazım.

cihanozdemir.comcihanozdemir.comcihanozdemir.comCahiliye devrinin o karanlığından çıkarılıp, her evin bir ilim irfan yuvası haline geldiği bir inanç, İslam inancı. Kitabında "Oku!" yazan, peygamberi "İlim Çin’de de olsa onu arayınız. İlim talebi her müslümana farzdır” diyen, savaş esirlerini okuma yazma öğretmesi karşılığında serbest bırakan bir peygamber. Unutulan, unutturulan, araştırılmayan gerçekler.

“Bilim vermez sana kendisinden bir şey, eğer sen kendi bütününü ona vermezsen. Verdin mi sen ona bütününü, bilinmez onun sana bir şey verip vermeyeceği.” (al-Nazzam, öl. 840 dolayları)

“Öyle görünüyor ki, bizler henüz aydınlatılmasını istediğimiz birçok soruda gerçeği bulmak imkânına sahip değiliz. Bununla beraber biz bugün ulaşabildiğimizi ortaya koymaktan kaçınamayız. Ama şu da gözden kaçırılmamalıdır ki, gelecekte ortaya çıkacak yeni koşullar, bugün bize nasip olmayan çözümlere ulaşmayı sağlayabilirler.” (Ibn Ruşd, öl. 1198)

“Evren bütün değişmelerine rağmen bir düzen, bütün ayrıntılarına rağmen bir ahenk içindedir.” (Ibnü'l-Heyşem, öl. 1040 dolayları)

“Ben her kişinin kendi çalışmasında yapması gerekeni yaptım: Öncellerinin başarılarını minnettarlıkla karşılamak, onların yanlışlarını ürkmeden doğrultmak, kendisine gerçek olarak görüneni gelecek kuşağa ve sonrakilere emanet etmek.” (el-Bîrûnî, öl. 1048)

cihanozdemir.comİbnü’l-Heysem’in araştırıcıya kaynakları kullanma yönündeki öğüdü

“Her hangi bir kişi eğer gerçeği öğrenmek istiyorsa, bu, onun kendini geçmiş kuşakların kitaplarına sarılıp, onlara karşı duyduğu iyimserliğe kaptırmakla sağlanmaz, o böyle bir davranışı yasak sayar, tam anlayıp anlamadığı yönünde titizlik gösterir, ispat ve delile dayandırır, sadece noksanlık ve yanlışlıklara mahkûm bir beşer olan yazarın sözüne değil. Bilim kitaplarına karşı, araştırıcı, maksadı gerçeği bilmek ise okuduğu her şeye karşı kendini bir düşman durumuna sokmalı, metni ve kenar notlarını delik deşik edip, her yönden hücum halinde görmeli, ama o bu düşmanlık tavrında ne insafı unutmalı, ne de müsamahakâr davranmalıdır. Eğer o ancak böyle hareket ederse, gerçek ona kucağını açacak ve ona öncüllerinin ifadelerindeki noksan ve kuşkulu taraflar gözükmeye başlayacaktır.” (İbnü’l-Heysem, öl. 1041 dolayları)

cihanozdemir.comÖlçüm Aletlerindeki Hatalara Dair

“Kişinin tasarladığı kesinliğe ölçüm araçları imalinde ulaşılamaması nedeniyle, ister yüzeylerin doğruluğunda ve ister kısımların veya deliklerin doğru yere yerleştirilmesinde, dolayısıyla bu şeylerde veya ayarlarında da hataların ortaya çıkması kaçınılmazdır. Hemen hemen bütün aletlerde, görünür görünmez hatalar mevcuttur. Eğer alet ahşap ise eğrilmeye uğrar, bilhassa, bu alet güneşe ve neme maruz kalan bir yerde duruyor ise. Teorik bilgiye, el becerisi tecrübesine ve itinaya göre, hatalar daha büyük veya daha küçüktür. Gözlemcinin ayarlama ve ölçmedeki pratiği, ayarlama aracının güvenilirliği ve benzeri diğer şeyler de buna ilave edilebilir. Kim, herkesin ön pratiği olmaksızın emir üzerine ölçümler yapabileceğine ve her ölçüm aletinin doğru sonuçlar verdiğine inanırsa, yanılgı içerisindedir. Bu tür sonuçları hedefleyen kişi, evvela yaptığı ölçüme, aletinin güvenilirliği hakkındaki bilgiye ve ölçümdeki tecrübesine inanana kadar aletlerin etüdüne ve ölçmede hakimiyet kazanabilmek için gerekli uzun zamanı harcamalıdır.” (İbn Yunus, öl. 1009)

Bilim Tarihçiliği

“M.S. 10. yüzyılın ikinci yarısında gerçekleştirilmiş başarılı işlere, bilim tarihi alanında yazılmış temel bir eser de dahildir. Bu, Muhammed b. Ebi Yakub İshak İbn en-Nedim (öl. 1010’a doğru) tarafından kaleme alınmış “Fihrist” isimli eserdir. Mütevazı başlığı altında bu eser, çağına kadar bilinen kültür bölgelerinin bilimsel literatürünü kapsamayı hedeflemektedir. Kullandığı malzemeyi geniş bir temelde ele alabilme gücüyle ve yabancı kültürleri objektif bir şekilde tanıtma gayretiyle bizi şaşkınlığa düşüren bu bilim tarihi çalışmasının meydana gelmesi, böylesi bir çalışmanın doğmasını mümkün kılan daha eski bir geleneğin varlığı olmaksızın anlaşılamaz. Biz bugün bu geleneği gerçekten iyi bir şekilde tanımaktayız. Mesela seyyah ansiklopedist Ali b. el-Huseyn el-Mesudi’nin (öl. 956 civarında) eserlerini hatırlayabiliriz. Bu eserlerde, geçmişte ve onun bulunduğu dönemde bilinen bütün kültürleri ve medeniyetleri tanıtma girişimi ile karşılaşıyoruz. İbn en-Nedim, kitabının oluşumunu anlamamıza yardımcı olacak çok ilginç ipuçları vermektedir. Hint ve Çin kültürlerine ayrılmış 9. bölümün ikinci kısmında Hint dinleri, mezhepleri ve kült mekânları hakkındaki bir pasajı, devlet adamı Yahya b. Halid el-Bermeki’nin (öl. 805) oradaki dinler hakkında rapor hazırlaması ve kullanılan ilaçları getirmesi için Hindistan’a gönderdiği birisi tarafından yazılmış bir kitaptan alıntılamaktadır.

İbn el-Heysem’in Doğa Araştırmaları

Çağdaşımız tıp tarihçisi H. Schipperges, Schramm’la şu konuda aynı görüşü paylaşmaktadır:
“Gerçekten İbn el-Heysem (öl. 1041 dolayları) doğa bilimine yeni bir ele alış ve onu Yunanların doğa araştırmalarından açıkça ayıran Galilei dönemini aşarak modern deneysel fiziğe bağlayan metodu ilk defa getiren kimsedir.”

İslam Bilimlerinin Avrupa’ya Ulaşmasının Önemi

Tıp tarihçisi Schipperges için “Arabizm”, yani İslam bilimlerinin Avrupa’ya taşınması, yüzlerce yıl çok güçlü etkilerde bulunan ve hâlâ da etkileri devam eden, onsuz, modern dünyanın kuruluşunu kavrayamayacağımız bir fenomendir.”

Coğrafyacı ve kültür tarihçisi el-Mesudi (öl. 956)’ye göre Bilimlerin gelişmesi

“Biz öncüllerimizden daha geç bir çağda yaşıyorsak ve günlerimiz onlarınkinden daha yakına düşüyorsa da, yazmak istediğimizde ve amacımızda onlardan geri kalmayacağımızı umuyoruz. Eğer onlar öncül olmak şansına sahip idilerse, bizim de onlarca döşenen yolda ilerleme avantajımız var. Böylece biz onların bilgilerine ulaşıyor, düşüncelerine kavuşuyoruz. Ardılın kitabından, daha güzel yazılmış ve daha ince işlenmiş olması beklenebilir, zira o daha çok tecrübe birikimine, daha iyi araştırma, yanlışlıklardan daha çok kaçınma imkânına sahiptir. Ancak böylece bilimler gelişmiş, sınırsız olmuştur. Daha sonraki evvelkisinin bulmadığını bulur. Bu gelişme sınırsız olarak devam eder. Allah (c.c.) “Her bilenden daha üstün bir bilen vardır” diyor. (Yusuf Suresi, 76. ayet)” (Mesudi, Tanbih eseri, 76)

J.W. von Goethe İslam dillerini öğrenmeyi öğütlüyor

Johann Wolfgang von Goethe (1749–1832) tanıdığı Arap–İslâm kaynaklarına tanıdığı Arap–İslam kaynaklarına karşı duyduğu hayranlığı şöyle dile getiriyordu:
“Bu harikulade akılların meyvelerinden nasibimizi almak istiyorsak, kendimizi doğuya kavuşturalım, onun kendisinin bize gelemeyeceğine göre. Tercümeler bizi sürüklemek, bize kılavuzluk etmek açısından baha biçilmez değerde olabilirler, ama… bu kitaplardaki dil, dil olarak, ilk rolü oynuyor. Bu hazinelerin kaynaklarını aracısız tanımayı kim istemez ki!”

İslam’da Bilimin Yüceltilmesi ve Teşvik Edilmesi

Yabancı bilgiyi alıp benimsemenin altındaki teşvik faktörünü 1965 yılında Franz Rosenthal şu ifadelerle açıklamaktadır:
“Belki de, kapsamı hızla genişleyen çeviri faaliyetlerini temellendirmek için, Müslümanlara tıp, kimya ve pozitif bilimlerle tanışmayı cazip gösteren ne pratik faydacılık, ne de felsefi-teolojik. Sorunlarla uğraşmalarına sebep olan teorik faydacılık yeterli olabilirdi, eğer İslam dini ta başlangıçtan itibaren bilimin (‘ilm) rolünü dinin ve böylece bütün bir insan hayatının asıl itici gücü olarak öne sürmemiş olsaydı… “Bilim” İslam’da böylesine merkezî bir konuma yerleştirilmiş, hatta neredeyse dini bir saygı görmüş olmasaydı, muhtemelen çeviri faaliyeti, olduğundan daha az bilimsel, daha az sürükleyici ve daha çok yaşamak için pek zaruri olanı almaya – gerçekte bilinenden farklı bir şekilde – sınırlanmış olarak kalırdı.”

cihanozdemir.comİslam bilimlerinde deneyin yeri

“Müslüman bilginlerde deneyin ön plana geçmesi, onların çok farklı olan düşünce yönleriyle sıkı sıkıya bağlıdır. Gerçi Arşimed, Kral Hiero’nun tacının değerlendirilmesinde deney yapmıştı; diğer Yunanlılar’da aynı çabalarda bulunmuş olmalılar. Ama öylesine titizlikle yürütülen bir deney işi, mesela el-Burini’nin özgül ağırlıkları hesaplamasında yahut İbn el-Heysem’in çeşitli gölgelerle ilgili yahut Kemaleddin’in ışığın (kristal) küreden geçişi üzerinde, teori ve deneyin örnek teşkil edecek tarzda el ele vererek yürütülen çalışmaları, Yunanlılarda gösterilemez. Roger Bacon, doğa bilimsel araştırmaların temelinin deney olduğu yönündeki genel görüşlerini ortaya attığında, Müslüman öncülerini örnek almıştır. O, bu metodu kendisi kurmamış, sadece sistematik olarak sunmuştur. Nasıl Verulamlı Bacon (1561–1626) deney metodunun kurucusu sayılamazsa, O da deneysel metodun yaratıcısı değildir. Her ne kadar İngilizler, yurttaşları olan bu iki şahsa bu özellikleri vermek istemiş olsalar da!” (Eilhard Wiedemann 1917)

cihanozdemir.comHalife al-Ma’mun’un Dünya Haritası (M.S. 813-833)

İlim koruyucusu Abbasî halifesi al-Ma’mun kısa bir süre içinde büyük bir ilim merkezi haline gelen Bağdat’ta, kendi hakimiyeti sırasında büyük bir gurup coğrafya ve astronomi alimini geniş kapsamlı bir coğrafya kitabı ve yeni bir dünya haritası yapmakla görevlendirir. Bu görev bir taraftan Marinos’un (M.S. 2. yüzyılın ilk yarısında) dünya haritasına, Batlamyus’un (M.S. ikinci yüzyılın 2. yarısında) coğrafya kitabına, yaşanılan çağdaki coğrafya bilgisine, diğer taraftan, görevlendirilen alimlerin kendi çalışmaları ile kazandıkları enlem, boylam derecelerine dayanılarak yapılır. Uzun zamandan beri kaybolduğuna inanılan al-Ma’mun coğrafyacılarının haritasının H. 740, M.S. 1340’dan kalan bir nüshası, bundan 20 yıl kadar önce bulundu. Bu dünya haritası al-Ma’mun için hazırlanan coğrafya kitabından kalan bazı bölge haritalarıyla birlikte, aynı devirden, haritadan toplanmış olup, günümüze kadar ulaşan enlem, boylam dereceleri kitabı kartografya tarihi için yepyeni bir ufuk açıyor. Abbasi halifesinin gayreti ile gerçekleşen büyük ilerlemenin değeri, herşeyden önce, Batlamyus’un adını taşıyan dünya haritasıyla karşılaştırılınca anlaşılır. Al-Ma’mun coğrafyacıları yeryüzünün o zaman bilinen bölümünün aşağı yukarı ortasında bulunan Bağdat’tan kalkarak Güney ve Orta Asyayı, Doğu ve Kuzey Afrika’yı mümkün olduğu kadar kendi astronomik gözetleme ve ölçmeleriyle belirtebilmek avantajına sahip idiler. Böylece al-Ma’mun haritası birçok açıdan yeni bir devir açmış olma önemini taşıyor.

cihanozdemir.comYukarıdaki 2.harita ise adı geçen enlem boylam derece kitabının sağladığı değerlere dayanılarak yapılmış. Bu iki harita (günümüze ulaşanı her ne kadar ana nüshanın karakterini tam taşıyabilmekten uzak olsa bile) bize insanoğlunun yeryüzünün tanıtılmasını sağlamak hususundaki çabalarının 9. yüzyılın başlarında vardığı başarıyı yansıtıyor. Böylece, al-Ma’mun haritası bize, kendisini gerek İslam dünyasında ve gerek batıda takip eden kartografik gelişmede çok büyük bir önem taşımaktan başka bu gelişmenin değerlendirilmesi bakımından çok değerli bir basamak sağlıyor. Yeryüzünün o zaman tanınan kısmının oldukça gelişmiş bir şeklinden başka bu haritanın taşıdığı kartografik yenilikler, mesela kürevi projeksiyon, kartografik ölçek ve dağların perspektif gösterimi bizi bunların bugüne kadar alıştığımız ortaya çıkış hususundaki tarihlerini daha eski bir çağa çıkarmaya yöneltiyor. Daha önemlisi; Akdeniz’in Batlamyus’un Coğrafya’sında karşılaşılan 62 veya 63 derece uzunluğunun 52 dereceye indirilmesi, Afrika’nın güneyden, Asya’nın kuzeyden gemi ile dolaşılabilir şekli, Hint ve Atlas Okyanuslarının, Batlamyus’taki karalarla çevrilmiş kapalı deniz görünüşüne son verilmesi.

cihanozdemir.comFil saati modeli

El-Cezeri’nin (M.S. 1200 dolayları) kitabından alınmıştır. Filin karnına yerleştirilip suyla çalışan bir mekanizma her yarım saatte bir fil sürücüsünün kollarını ve tepedeki kuşu harekete geçiriyor, çift kuşun ağızlarından, sırayla birer bilye yılanların ağzına düşüyor, yılanların başlarının aşağıya doğru yavaşça inmesiyle kâselere ulaşıyor ve oradan da aşağı düşüyor, sürücü davula vuruyor. Filin sırtında oturan adamın elindeki kalem de her sefer küçük bir sıçrayışla katrandaki yarımşar saat zaman ilerlemesini gösteriyor.

cihanozdemir.comİstanbul İslam ve Bilim Teknoloji Tarihi Müzesi'nin girişinde bu filin yapılmış bir maketini görebilirsiniz.

cihanozdemir.comNasireddin et-Tusi (öl. 1274)’nin çalışma ekibi

İslam eğitim ve öğretimini gösteren bir minyatür. Tansuknama-i İlhani’de bulunan bir minyatürde, yazma British Library, Or. 3222, fol. 105a.

-Kaynaklar-
İstanbul İslam ve Bilim Teknoloji Tarihi Müzesi
cnn.com
tr.wikipedia.org


15 Yorum

Sayenızde sadece ülkemizden degil tüm dünyadan haberdar oluyoruz paylaşımlarınız için çok teşekkür ediyorum. Yazınızı büyük bir zevkle okudum.

Elimden geldiğince, zamanım oldukça bilgi paylaşımlarında bulunuyorum. Sizin gibi değerli okurlardan da takdir almak beni hem doğru yaptığımdan emin kılıyor hem de fazlasıyla mutlu ediyor.
Teşekkür ederim Yılmaz Bey.

Gerçekten takdir edilmesi gereken bir inceleme ve akıcı bir anlatım. Teşekkürler...

Tarz olarak uzun yazıp, okuyucuyu sıkan yazılardan uzak durmaya çalışırım ama bu konu kısaca geçiştirilecek bir konu değildi.
Takdirleriniz ve mesajınız için teşekkür ederim Tuncay Bey. Bu arada sitenizden okudum, kızınıza Allah uzun ömür versin, analı babalı büyütsün.

Çok güzel ve kapsamlı bir yazı. Tebrikler ve teşekkürler. Bahsedilen müzenin varlığından ben de bîhaberdim, sizden öğrendim. En kısa sürede gidip görmem lâzım...

Recep Bey,
Gerçekten bir hafta sonu hem Gülhane Parkı'nın havasını teneffüs edip hem müzeyi gezebilirsiniz. Güzel bir gezi olur. Bu arada fotoğraf makinenizi yanınıza almayı unutmayın sakın :)
Sağlıcakla kalın.

Her zaman ki gibi, kültür artıran bilgiler Cihan bey. Batılıların bu konuda hep haksızlık yaptığını biliyorduk, fakat bu ayrıntılı bilgiler bizi dahada bilinçlendiriyor. Teşekkürler Cihan bey. kolay gelsin ellerinize sağlık

Teşekkür ederim Derya Hanım.

Gerçekten dolu dolu bir yazı olmuş cihan bey elinize emeğinize sağlık, zevkle okudum.

Ebuliz el Cezeri'yi de unutmamak lazım, mekanik robotlarda üstaddır.

http://www.ebuliz.com/

Teşekkür ederim Avni Bey,
Dediğiniz gibi Ebuliz el Cezeri'den tutun İbn-i Sina'ya oradan Uluğ Bey'e yazılacak, araştırılacak o kadar Müslüman bilim adamı var ki. Zamanla bu bilim adamlarımızı da yazıya eklemek istiyorum, kısmet olursa.
Tekrar ilginize ve mesajınıza teşekkür ederim.

Cihan bey, harika bir bilgi deposu yaratmışsınız. Çok teşekkürler. Karavanımla gideceğim çok yeri sizin bu sayfalarınızda keşfettim. Sizin gibi değerli insanlarımızın paylaşımları ile yaşam çok daha anlamlı ve güzel oluyor. goncubulent51@mynet.com

Bülent bey,
Aynı zevkleri paylaşıyoruz herhalde. Karavanla Türkiye'yi dolaşmak en büyük hayalim hatta ileride almayı düşündüğüm bir karavan modelini de bu sayfalarda paylaşmıştım. Kamyon Motokaravan
İltifatlarınız ve yorumunuz için çok teşekkür ederim.
Sağlıcakla kalın.

selam bu paylaşımını faceebok ta yayınlamak istiyorum ama herhangi bir kod yok.. sadece ne düşünüyor kısmına bu linki atabiliyorum..

Ellerinize sağlık cok güzel bi çalışma devamının gelmesini bekliyorum.

Bu guzel yaziniz icin cok tesekkur ederiz, bunun gibi guzel yazilarinizin devaminin gelmesini rice ederiz..

Yorum Gönder

Arşiv

cihanozdemir.com