Seçimler yaklaşıyor, seçmen kaydınız olup olmadığını öğrenmek için muhtarlığa kadar gidip yorulmayın. Aşağıdaki adresten TC Kimlik numaranızı veya kimlik bilgilerinizi girerek seçmen kaydınızı kontrol edebilirsiniz. Eğer bu adreste seçmen kaydınızı bulamadıysanız yada yeni kayıt olmak isteyenler, muhtarlıklarda
"Seçmen Yeni Kayıt Formu"nu doldurup onaylatacak, oradan da İlçe Seçim Kuruluna teslim edeceklerdir. Oy kullanalım bize verilen söz hakkını değerlendirelim. Bu arada hatırlatmakta yarar var; 1 Mart 2007' de listeler askıdan indirilecektir.

Seçmen Kaydı Kontrol

Uzun zamandır TRT1'de yayınlanan bir belgesel program var; "Sınırlar Arasında". Sunucusu Banu Avar gerçekten güzel bir çalışma ortaya çıkarıyor. Programda batının nasıl bir çifte standart uyguladığını belgelerle, yerinde inceleyerek ekranlara getiriyor. Yanlış hatırlamıyorsam Aralık ayında "Nobel" ödülleriyle ilgili bir program yayınlandı. Programda Nobel ödülleri sorgulanmış, eleştiri yapılmıştı.

Ama o da ne? Orhan Pamuk'u ve Nobel Ödülünü eleştirmeye "resmî yasak" niteliğinde bir kararla TRT, Banu Avar'ın sunduğu Sınırlar Arasında programı hakkında soruşturma başlattı. Programda İsveç'e ve Batıya "hakaret" edildiği öne sürüldü. Pardon yanlış mı duydum? Birisi "hakaret" mi dedi? Bu İsveç denilen ülkenin aynı değerleri savunan komşusu Danimarka, bundan 3-4 ay önce Hz.Muhammed'e (S.A.V.) hakaret ederken (hakaret kelimesi biraz hafif kalıyor bunların yaptıkları yanında!) İsveç neredeydi? Hem "düşünce özgürlüğü" diye birşey vardı hani?! Bu artık çifte standardın daniskası ve hala bizde bunu göremeyen zavallılar var. Neyse kısa keselim, bu programın ses getiren bölümünü aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz.(42 dakikalık video)

Dinlerin, 5000 yılda tarih sırasına göre dünya üzerine yayılmasını gösteren bir flash animasyonu. Tabi fazla ayrıntılı olduğu söylenemez çünkü mavi ile gösterilen, Hristiyanların olduğu bölgeler neredeyse dünyanın 3/4'ünü kaplıyor! Aralarında dini olmayan ateistlerin çokluğu ve her mezhebin ayrı bir din olarak algılandığı göz önüne alınıp tekrar bu animasyon yapılırsa mavi alanlar heralde yamalı bohçaya döner!..
Animasyon aşağıda.

2 bin yıllık bir sırrı saklıyor Ürdün çölleri. Sapasağlam ama insansız evler, gülkurusu rengindeki kayalara oyulmuş dev binalar, hiç ummadıkları anda şiddetli bir sesle helak olan Semud kavminin feci akıbetini fısıldıyor ziyaretçilerine. Hz.Salih Peygamberin yaşadığı yer olarak ta bilinen ve Ortadoğu'nun en görülmeye değer turistik cazibesi Petra, Ürdün'ün Lut Gölü ile Akabe Körfezi arasındaki toprakları üzerinde yer alan antik kenttir.Petra ile ilgili Ürdün’deki yaygın kanı ise Kur’an—ı Kerim’de yok edildiği bildirilen kavimlerden Semud’un yurdu olduğu yönünde. Semud kavminin yurdu Kur’an’da Hicir ismiyle anılıyor.

Hazreti Hud’un gösterdiği yola iman etmemekte ayak direyen Ad kavminin helakinden sonra bu bölgeye yerleşen Semud kavmi de zaman içinde azgınlığa sapmıştı. Yaklaşık 10 bin kişilik nüfusa sahip olduğu tahmin edilen Petra’da yaşayan Semud kavmi, Ad kavminin dillere destan yurdu İrem gibi azap yüklü fırtına ile yıkılıp gitmesin diye evlerini kayalara oymuşlardı. Salih (a.s) onları putperestlikten çıkıp Allah’a iman etmeye çağırdı. Kur’an’da anlatıldığı şekliyle Semudlular, ‘Sen de bizim gibi bir insansın, eğer doğru isen bize bir mucize göster’ dediler. Mucize olarak gözlerinin önünde kayadan bir deve yaratıldı. Fakat onlar azgınlıklarından vazgeçmeyip deveyi kesip yediler. Salih Aleyhisselam Semud kavminin başına gelecek felaketi haber verip inananlarla birlikte şehri terk etti. Geride kalanların ilk gün yüzleri sarardı, ikinci gün kızardı, üçüncü gün ise kapkara oldu. Bu belirtilerden felaketin gelmekte olduğunu anlayarak büyük bir korkuya kapıldılar. Korkudan çıldıranlar, hatta ölenler oldu. Sonunda korkunç bir ses gelerek Semud kavmini helak etti. Bir anda gelen o şiddetli ses Semud’un kayalara oyulmuş yurdunu sonsuz sessizliğe boğdu.

Hazreti Peygamber’in (s.a.v), ashabı ile Tebük seferine giderken yolu bu bölgeye uğradığında bölgeyi tanıttığı, hatta Hazreti Salih’in devesinin çıktığı kayayı bile gösterdiği kaynaklarda kayıtlıdır. Bu rivayetlerde dikkat çeken bir nokta da Peygamber Aleyhisselam’ın ashabını azaba sahne olan bu mekanda fazla oyalanmamaları, buradan su içmemeleri konusunda uyarmasıdır.
M.Ö. 400 ile M.S. 106 yılları arasında Nebatiler'e başkentlik yapmıştır. Roma İmparatorluğu tarafından işgal edilene kadar başkent olarak varlığını sürdürmüştür. M.S. 400 yıllarından sonra deprem ve ekonomik sıkıntılardan dolayı kent gözden düşmüş ve zaman içinde unutulmuştur. 1812 yılında İsviçreli gezgin Johann Burckhardt tarafından kent tekrar bulunmuştur.
Petra antik kentinde tiyatro, tapınak, ev gibi yapılar kireç taşına oyularak yapılmıştır. el-Khazna ve Roma döneminde yapılan anfitiyatro en bilinen yapılardır. Ayrıca Indiana Jones üçlemesinin sonuncusu olan "Indiana Jones ve Son Macera" filminin çekildiği yerdir.

Resimler

Yararlanılan Kaynaklar:
http://tr.wikipedia.org/
http://www.aksiyon.com.tr

Bu tür bisikletleri daha çok fitness salonlarında sabit görmeye alışığız ama artık sokaklarda da göreceğiz anlaşılan. Avusturya'nın Innsbruck şehrinde bulunan Graditech firmasının ürettiği bir tür bisiklet. 2.750 Euro gibi müthiş fiyata sahip bu bisiklet, Münih Enternasyonal Spor Fuarı'nda da ödül almış. Saatte en fazla 30 km hız yapabiliyor ve %15'lik eğimli arazide vites değiştirmeden normal düz yolda gider gibi gidebiliyorsunuz.
Bu yeni nesil bisikletler "BodyBuddy" olarak adlandırılıyor. En büyük özelliği ise açık havada spor yapmak isteyenler ,bu bisikletle tüm kaslarını çalıştırma imkanı buluyor. Normal bisiklete nazaran bu bisikleti kullanırken tüm vücut kasları maksimum seviyede çalışıyor. Kilo vermek için ideal, tabi paranız varsa..

PDF, (Portable Document Format), Taşınabilir Belge Biçimi, adından da anlaşılabileceği gibi taşınabilir dokümanlar oluşturmak amacıyla üretilmiş bir formattır. Üretilen dokümanlar gerek İnternet üzerinden, gerekse de yerel ağ üzerinden açıldığında şekil değişikliğine uğramadan aynen görüntülenir ve yazdırılır. PDF dosyaları Adobe firmasının ürettiği Acrobat ve Acrobat Reader programı ile açılır. Bu formatı görüntüleyebilen başka yazılımlar da vardır ama en yaygın kullanılanı ve tüm özelliklerini kullanmaya izin vereni Acrobat programıdır. Acrobat Reader ücretsiz dağıtılan, sadece dökümanı açabilen ama içinde değişikliğe izin vermeyen bir yazılımdır.
Türkçe dahil birçok dilde ve değişik işletim sistemlerinde çalışan versiyonları bulunmaktadır.

Günümüzde birçok program (ör: Freehand), içlerine entegre edilmiş kodları sayesinde dosyaları PDF olarak kaydedebilmekteyse de, profesyonel anlamda bir pdf dosyası yaratmak için Adobe Acrobat Professional ve içeriğinde bulunan Adobe Distiller kullanılır. Bu ürün ise ücretli bir yazılım olup, Adobe Creative Suite içinde ya da ayrı olarak satılmaktadır.

Bu sayısal formatın kuşkusuz en önemli yararı, doküman içinde bulunan font (yazı karakteri), resim gibi öğeleri, dosya içine gömmesi (embed etmesi)'dir. Bu sayede karşıdaki kullanıcı, bilgisayarında o font ve resimler olmadığı halde, dokümanı formatı bozulmadan düzgün bir şekilde görebilir. Bu da aslında, pdf formatının, sayısal ortamda bir yazıcı çıkışı olmasıdır.

Bizim ise pdf dosyası yaratmak için Acrobat'ın paralı sürümüne ihtiyacımız yok. PrimoPDF tamamen ücretsiz ve kolay kullanılabilir bir pdf dosya yaratma programıdır. Programın klasik masaüstü ikonu yok, boşuna aramayın:)Program bilgisayara kendisini yazıcı olarak tanıtıyor. Mesela Word'den örnek vereyim. Normal bir dosya çıktısını nasıl alıyorsanız aynı şekilde "dosya"ya gelip "yazdır" seçeneğini tıklıyorsunuz, çıkan menüde yazıcı seçer gibi "PrimoPdf"i seçip 1-2 saniye menünün çıkmasını bekliyorsunuz. Sonra menüden gerekli ayarlamaları yapıp ok diyorsunuz. Seçtiğiniz klasöre "pdf" dosyanızı kaydediyor, bu kadar basit.Aşağıda programı indireceğiniz linki ve resimli olarak programı anlatan başka bir linki bulabilirsiniz.

Programın Resmi Sitesi: http://www.primopdf.com/

Resimli olarak adım adım programın kurulumunu, nasıl kullanılacağını ve PDF dosyasının nasıl yapıldığını anlatan site (7 sayfa): http://www.chip.com.tr/konu.asp?id=2718&sayfa=1

PrimoPDF 3.0 (free) İndir (14,2Mb.): buraya tıklayın

Hem internet explorer hem de firefox desteği olan e-mail notifier adlı bu toolbar pop3,yahoo,gmail desteği veriyor. belirlediğiniz bir zaman aralığında otomatik olarak maillerinizi kontrol edip size haber veriyor.Bu sayede outlook, thunderbird vs. gibi bir programa ihtiyaç duymuyorsunuz.
Ücretsiz ve güvenli olan bu programa aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz. +Programın web sayfasında hotmail desteği olduğu söyleniyor ama ne yazıkki hotmail bu programa desteğini kaldırmış, diğerlerinde herhangi bir problem yok.
Programın web adresi: http://emailnotifier.ourtoolbar.com/
İndir: http://emailnotifier.ourtoolbar.com/exe

Ringlerden çeşitli knock-out görüntüleri.Videoyu izledikten sonra boksun bir spor olduğunu iddia edenlerin bir daha düşünmesi lazım! Boks yada dövüş sporları daha çok bahis oynayanlar & oynatanlar, bundan rant elde edenlerin şov aracı olmuş gibi görünüyor. Yoksa kimse çıkıp da, ağzı burnu dağıldıktan yada dağıttıktan sonra "ben bunu spor için yapıyorum" diyeceğini zannetmiyorum,kendisini güldürür.

Amerika'nın Kaliforniya eyaletinde bulunan, Kaliforniya'nın 2.büyük gölü olan Lake Berryessa'nın oluşmasına neden olan ve Putah Nehri üzerinde 1953-1957 yılları arasında inşaa edilen Monticello Barajı, 93 metre yüksekliği ve 312 metre genişliği ile ortalama boyutlarda sayılabilecek kemer tipi bir barajdır. İnşaatında 249.000 m³ beton kullanılmıştır. Su tutma kapasitesi 1,98 km³'dür. Bu barajı diğer barajlardan ayıran en önemli özelliği ise 22 metre çapındaki "taşma savağı"dır. Bu savak saniyede 1370 m³ suyu boşaltabilmektedir. Baraja gelen su miktarı arttığında, su seviyesi yükseleceğinden taşma savak devreye girer ve fazla suyu araziye by-pass eder, bir tür emniyet kanalıdır. Dip savak çapı ise 8 metredir ve aşağıdaki resimlerde de görüleceği gibi savak full kapasitede çalıştığı zaman dip savakta müthiş bir basınç ortaya çıkmaktadır. Savak kuru olduğunda ise (her ne kadar yasak olsa da) adrenalin bağımlıları için popüler bir kayma yeri olmaktadır. Tabi bunu yapabilmek için ya hayattan umudu kesmiş olmak yada beyin kıvrımlarından omuriliğe giden kısmında hasar olması gerekir!

Taşma savak resimleri


Dip Savak


İllegal olarak savak içine giren insanlar


Barajın kuş bakışı görünümü


İlgili Adresler:
Monticello Dam
Glory Hole

PC içerisinde PC çalıştırmamızı sağlayan Microsoft yazılımı Virtual PC 2007, kararlı sürümüyle indirilmeye hazır. Windows 2003, XP Pro ve Vista üzerine yüklenebilen yazılım tamamen ücretsiz olarak sunuluyor.


Daha fazla bilgi için ve indirme linki için şu sayfayı ziyaret edebilirsiniz.

Kısaca program hakkında bilgi verelim. Mesela yazılımcı iseniz, programınızın farklı platformlarda nasıl çalıştığını görebilirsiniz, bire-bir! Ayrıca, işletim sisteminize çok fazla program yükleyip hantallaştırmak istemeyebilirsiniz dolayısı ile çok başvurmayacağınız programları sanal pc nize kurabilirsiniz veya dergilerde verilen programların deneme sürümlerini veya internetten çektiğiniz ama sisteminizde çalışmasına güvenemediğiniz veya emin olmadığınız uygulamaları sanal pc nizde deneyebilirsiniz. Farklı işletim sistemleri kurarak yeni deneyimler kazanabilirsiniz. Mesela Pardus veya farklı linux dağıtımlarına aşina olmak için tecrübe kazanabilirsiniz. Örnekler çoğaltılabilir..

Hep merak etmişimdir ilk alınan web adresi nedir ve ne zaman alınmıştır diye. Listeye baktığımızda ilk sırada program geliştirme alanında faaliyet gösteren Symbolics şirketi var. Biz daha bilgisayar adını daha yeni yeni duymaya başlamışken adamlar web adreslerini çoktan almışlar.


İlk 10 sıranın hepsi Amerikan teknoloji şirketlerine ait ve tarihleri de bundan yaklaşık 22 sene önceye dayanıyor.

İlk 100 şirkete ise şu sayfadan bakabilirsiniz.

İlk 10
03/15/1985 SYMBOLICS.COM
04/24/1985 BBN.COM
05/24/1985 THINK.COM
07/11/1985 MCC.COM
09/30/1985 DEC.COM
11/07/1985 NORTHROP.COM
01/09/1986 XEROX.COM
01/17/1986 SRI.COM
03/03/1986 HP.COM
03/05/1986 BELLCORE.COM

Öyle her gördüğüne dayılanmayacaksın!..
Video aşağıda..

Ofisinizde paşa paşa çalışıyorsunuz ama sinirleriniz az buçuk bozuk (animasyondaki karakter sinirli değil deli:) ve üstüne üstlük müdürünüz ofisinize geliyor, sinirlerinizi daha da bozuyor. Etraftaki bütün eşyalar artık müdürünüz için yaşam tehlikesi arzeden nesneler. Ofisteki 16 eşyayı bulabilecek misiniz bakalım? (Flash animasyonu olduğu için yüklenmesi 2-3 dakika sürüyor, yüklendikten sonra "begin" e basın).

Link: Asabi eleman:)

Burdaki de bilgisayarına kızmış:) (9 eşya bulmanız gerekiyor)

Link: http://www.ilovemycomputer.net/

İstanbul'u trafik derdinden kurtaracak proje gözüyle bakılan büyük yatırım. Mühendislik açısından belki de Türkiye'nin GAP'tan sonraki en büyük ikinci ileri mühendislik projesi. Projenin yüklenicileri Taisei (japon) ve Gama-Nurol ortaklığı, İşveren DLH, İşveren Temsilcisi ise Avrasyaconsult 'dır.

Projenin mühendislik işlerinin çoğunu Taisei halletmektedir, bu yüzden şirketin %60'ı Japon, %40'ı Türktür. Projede çalışan Japonların daha önceden deprem riski yüksek olan bir bölgede benzer projede batırma tüp geçit deneyimi vardır, zira Tokyo'daki "batırma tüp tüneli" de onların eseridir. Toplam 1 milyar dolarlık bir projedir ve bitim tarihi henüz belli degildir (2009 yılında bitirilmesi ön görülmektedir) çünkü projenin ilerleyişini etkileyen kötü hava koşulları, gerekli izinlerin bir türlü verilmemesi, tedarikçilerin beklenmeyen aksaklıkları sebebiyle proje bitim tarihi devamlı uzamaktadır. Üsküdar-Sirkeci arasına toplam 11 adet batırma tüp tünel elemanı batırılacaktır, en kısası 98.5, en uzunu ise 135 metre olan 11 tüpten 135 metre uzunluğundaki ilk tüp 29 Aralık 2006'da deniz tabanına indirildi. Ayrıca dünya rekoru bir projedir, dünyada 64m. derinliğe (Üsküdar-Sirkeci arası tüplerin batacağı rotadaki en derin yer) batacak ilk tüpler olacaktır. Sanıldığının aksine çalışanlar projeyi kusursuz bitirmek adına uluslararası düzeyde kabul görmüş yüksek kalite yönetim sistemleriyle çalışmaktadır çünkü hata riski asla kaldırmayacak bir projedir.

Marmaray'da uygulanan batırma tüp tünel teknik detayı için tıklayın

Marmaray Uygulama Teknik Detayı (Video)

Projeye ait teknik veriler:

Toplam Uzunluk: 76.3 km
Avrupa Yakası: 19.3 km
Asya Yakası: 43.4 km
Batırma Tüp Tünel: 1.4 km
Delme Tünel: 9.8 km
Aç-kapa ve açık kazı: 2.4 km
Batırma tüp tünelin Maksimum derinliği: 56 m
İstasyonların sayısı:
İyileştirilecek/yeniden inşaa edilecek olan istasyonlar: 37
Yeni yeraltı istasyonları: 3
Peron uzunluğu, minimum: 225 m
Peron Tipi: Orta Peronlar
Saatte tek yönde maksimum doruk kapasite:
Mevcut banliyö demiryolu: 10.000 yolcu
İyileştirilmiş banliyö demiryolu: 75.000 yolcu
Tasarım Hızı: 100 km/saat
Maksimum İşletim Hızı: 100 km/saat
Beklenen Ortalama Hız: 45 km/saat
Sefer Aralığı (trenler arasındaki süre): 120 - 600 saniye
Yeni Araçların Sayısı: En fazla 440

Gebze ve Halkalı Arasındaki Toplam Yolculuk Süresi:
Mevcut Banliyö Demiryolu ve Feribotlar/Taksiler ile Gemi Arasında(demiryolu-feribot-demiryolu) 185 dakika
Yeni ve İyileştirilmiş Kesintisiz Banliyö Demiryolu: 104 dakika

Daha fazla bilgi için tıklayın

Marmaray Güzergahı (büyütmek için üzerine tıklayın)

Marmaray Güzergahı Tanıtım Animasyonu (Video)



77 kilometrelik Marmaray Projesi'nin bin 400 metresinin inşası deniz dibinde olacak. Çift taraflı akıntının bulunduğu Boğaz'da bu en zor kısımlardan biri. Bu nedenle dünyanın gözü bu projede. Proje bitiminde ulaşım her ne kadar kolaylaşacak olsa bile İstanbul gibi hızla büyüyen bir şehir için tek çözüm olmadığı aşikar.

Ayrıca Discovery Channel'da yayınlanan 45 dakikalık belgeselini (Türkçe) aşağıda bulabilirsiniz:



-Kaynaklar-
Marmaray Resmi Sitesi

Baştan söyliyeyim ben profesyonel bir bilgisayar uzmanı değilim. Sadece sıfırdan bilgisayarı kendi kendine kullanmayı öğrenen, tecrübe ve bilgilerini paylaşmak isteyen biriyim.Uzun zamandır bilgisayar kullanmaktayım ve bilgisayar kullanırken en çok korktuğum şey harddiskteki bilgilerimin basit bir virüs yada worm yüzünden silinmesidir. Bunu önlemek ve bilgilerimi korumak için her zaman bilgisayarımda 2 ayrı adware yada spy önleyici, 1 adet de antivirüs mutlaka bulundururum ("yanımda 2 bıçak, bir emanet, bir tesbih olmadan çıkmam abi" der gibi biraz magandaca bir cümle oldu ama idare edin:) Bununla da yetinmem, ayrıyaten düzenli olarak online antivirüs taraması yaparım. Bazen 2-3 antivirüsü deneyip, hangisi virüsü önce bulacak diye paranoyaklık sınırlarını zorladığım zamanlar olmuyor değil tabi:) Şaka bir yana bence internetten banka hesabına bakan, önemli bilgileri email yoluyla alan veya gönderen kişiler bu hususlara çok dikkat etmeleri gerekiyor.

Başıma geldi, en iyi antivirüs diye piyasada nam salmış pahalı bir antivirüsün bulamadığını, internetten bedava indirilebilen bir antivirüs programı buldu. Şunu da söyliyeyim, bu olay oldu diye pahalı olan antivirüs kötü diye birşey yok. Bedava olan antivirüsün tanıdığı (database) 100 virüs varsa, pahalı olanda 10.000 vardır. Ee yukarıdaki olay nasıl oldu peki? Şöyle oldu; bedava olan antivirüs sadece güncel virüsleri veri tabanında tutuyor, eski virüsleri es geçiyor. Pahalı olan antivirüste güncel olanları tutuyor ama eski virüs tanımlarımı tutacam derken güncel olanlarda atlama yapabiliyor! Tabi bu benim varsayımım, bu konuda uzman olan birisi varsa, görüşlerini alabiliriz. Neyse fazla söze gerek yok, güvenlik için yapmanız gereken, daha doğrusu benim şu anda uyguladığım ve sıkıntıyla karşılaşmadığım öneriler:

- Windows Güncelleme: Eğer microsoft windows kullanıyorsanız mutlaka güncelleme (update) yapın. Virüs, worm ve trojanların birçoğu windows üzerindeki açıklardan sisteme sızıyorlar. Korsan windows kullanıyorsanız ne yazıkki birçok tehlikeye açıksınız demektir çünkü windows update korsan windowsda çalışmıyor. Güncelleme (update) yapmak için ya denetim masasında bulunan "güvenlik merkezi"nden yada windows update adresinden yapabilirsiniz - http://windowsupdate.microsoft.com/

- Anti-virüs Programı: İşte önemli olan nokta burası. Hangi anti-virüs programı? Kendimden örnek vereyim. Uzun süre Norton Anti-virüs kullandım. Sistemi çok yavaşlatıyor ama veri tabanı çok geniş. Her virüsü bulabiliyor mu? ne yazıkki hayır. Veri tabanı çok geniş bile olsa bu programdan kaçan virüsler var. Diğer paralı antivirüslerden Kaspersky, Nod32, McAffe, Trend micro Pc-cillin, Bit defender, F-Secure ve diğerlerini de test etme imkanım oldu. Hepsi de kaliteli antivirüsler fakat hepsinde bir eksiklik var. Virüsleri kaçırmayan bir program, bir bakıyorsunuz sisteminizi yavaşlatmış. Bir diğeri güncelleme yapamıyor, bazısı güncelleme yapıyor ama neyi güncellediği belli değil:) Yine kendi düşüncemi aktarayım; bu paralı antivirüsler içinde en iyi olanı ve bence piyasanın en iyisi "Nod32". Sistemi kasmayan ve virüse anında müdahale eden bir program. Yılda 40$'ı gözden çıkarmak istersem bu antivirüsü kullanırdım. Yalnız bu performansı bazı ücretsiz programlar yükleyerek de elde edeceğimden bu parayı şimdilik kendime saklıyorum :)
Gelelim en iyi ücretsiz antivirüsler, kesin sizde duymuş yada denemişsinizdir:

[1] AVG: Yüklemek için tıklayın (16.0MB)
[2] Avast: Yüklemek için tıklayın (8.8MB)
Avast Türkçe: Yüklemek için tıklayın
[3] AOL: Yüklemek için tıklayın (13.9MB)(Başlangıçta emailinizi istiyor.Emailinize aktivasyon kodu geliyor)
[4] Avira AntiVir: Yüklemek için tıklayın (8.7MB)

Bu listeden tavsiye edeceğim tabiki 1 numaradaki AVG Antivirüs. Aslında Avast ile AVG arasında gidip geliyorum. Ama güncelleme olayı AVG'de daha iyi diyebilirim.

- Adware yada Spyware Remover Programı: Kesinlikle ama kesinlikle Webroot Spy Sweeper programı. Antivirüs programlarının bulamadığı birçok casus yazılımı buldu benim sistemde ve hala buluyor. Tabi bu program paralı (40$). Yok ben ben para vermem diyenlerdenseniz:

* Ad-Aware: Yüklemek için tıklayın

* Windows Defender : Yüklemek için tıklayın ( 6.4MB) (Orjinal windows'da çalışır)

- Online Kontrol: Son zamanlarda ortaya çıkmış bir olay. Microsoft, Live OneCare adı altında bir antivirüs programı çıkarıyor (yada çıktı, en son duyduğumda Microsoft bu antivirüsü Vista işletim sistemiyle verecekti, Vista'yı inceleme fırsatım olmadı, onun için kulaktan dolma bilgiler vermek istemiyorum). Bu antivirüs programının veri tabanını online taramalar için kendi sitesinde windows kullanıcılarına açtı. Ben haftada bir defa mutlaka bu siteye uğrayıp kontrol yaptırıyorum, tavsiye ederim:

Microsoft Live OneCare
Kontrol işi uzun sürüyor fakat bilgisayarın her tarafını didik didik ediyor:)

Yukarıdaki 3 hususu yerine getirirseniz bir sıkıntı yaşayacağınızı zannetmiyorum, en azından ben şimdiye kadar yaşamadım. Benim söyliyeceklerim şimdilik bu kadar. İlerde değişiklikler olursa buraya yazarım artık.

Her odası ayrı bir kübik birimden oluşan ve küçük bir tepenin yamaçlarına kurulmuş gecekondular gibi aşağıdan yukarıya doğru daralan son derece organik görünümlü ama prekast olarak inşa edilmiş bir yapı, Habitat 67. Mimarı Moshe Safdie 1938'de İsrail Haifa'da doğdu. Daha sonra ailesiyle birlikte Kanada'ya yerleşti ve 1961 yılında McGill Üniversitesinden mimar olarak mezun oldu. Kanada-Montreal‘deki 67 EXPO’sunda yapmış olduğu Habitat 67 ile yıldızı parladı. Habitat 67'nin projesini hazırlarken, İtalyan dağ kasabalarının yerleşiminden etkilenmiş, bunu ultra-modern bir yerleşim planına dönüştürmüştür. Önceden inşaa edilen 354 beton kutu üst üste konularak 158 ünitelik (dairelik) bir yerleşim kompleksi oluşturulmuştur.Her bir kutu bir dairedir, her bir dairenin balkonu, üstüne oturtulduğu dairenin tepesindedir. Modern mimarinin babalarından le corbusier'nin 'içinde yaşanacak makina' olarak nitelendirdiği modern yaşam birimi olan evlere çok iyi bir örnektir.

Son resmi özellikle koydum. Dikkat ederseniz resimde kiriş birleşimleri ya donatı yorgunluğundan yada o noktadaki statik hesap hatasından yükü kaldıramıyor. Bu tür uç mimari örneklere bakarken statiğin de mimari kaygı kadar önemli olması gerektiğini düşünenlerdenim. Belki böyle düşünmeme mühendis olmam etki ediyor olabilir ama bir mimarında en az bir mühendis kadar statiği bilmesi gerek, bilmese bile bir statik kaygısı olmalı.

Latince “nanus” kelimesinden gelen nano kelimesi cüce anlamına geliyor. Bilim alanında nano kelimesinin günümüzdeki anlamı ise metrenin milyarda biri anlamına gelen teknik bir ölçü birimidir. Nanometre; bir metrenin milyarda biri ölçüsünde bir uzunluğu temsil eder ve bu da yaklaşık olarak ard arda dizilmiş 3 ya da 5 atom kadar eder. Nano teknolojisi, apayrı ve yeni bir yöntemdir. Bir nanometre, bir milimetrenin bir milyonda birini oluşturur. “Nano teknoloji” terimini ilk defa 1974′te Japonyalı Norio Taniguchi kullanmıştır; fakat esas olarak bu konuya ünlü ABD’li fizik uzmanı Richard Feynman, 1959′da daha kapsamlı değinmiştir. Şu anda geleceğin parlayan teknolojisi gözüyle bakılan nano teknoloji, tahminlere göre 2015 yılında toplam pazar payı 1 trilyon dolara ulaşacak.

Elektron Mikroskopu altında mikro motor dişlisi - Kalınlığı bir kağıdın kalınlığından 100 kat daha incedir - x660 kez büyültülmüş görüntü


Mikro Denizaltı. Şu anda tasarım aşamasında, ilerde vücuda, damar içine bırakılıp insanda sağlık kontrolü yapması amaçlanıyor - x12 kez büyütülmüş görüntü

Damar içinde mikro enjektör görüntüsü

Bir sineğin ayağı ve mikro mekanik parçalar

Saç kılı ve mikro elektrik kablosu

M.I.T.'den nano teknoloji laboratuvarı


Yusufçuk böceği örnek alınarak tasarlanmış nano robot

Toplu iğne başındaki nano robot

Akış ölçer nano pervane


Avuç içinde mikro dişli çark
Bu teknolojide, yeni bulunan bir buluş için hemen patent alınıyor ve adına patent alınan ülke bu buluşun 20 yıl boyunca bütün haklarına sahip oluyor ve anlayacağınız üzere biz bu buluşdan daha iyi bir buluş yapamadığımız sürece bu ülkelerin teknolojik esiri oluyoruz. Almanya şu anda bu teknolojiye 1 milyar dolar ayırmış durumda. Görüldüğü üzere bilgi para ediyor ve bizim makinadan önce insana yatırım yapmamız lazım ancak bu sayede teknolojiyi yakalama şansımız var.

-Kaynak-
Science Photo Library