Japonya Kansai Uluslararası Havaalanı  

Kategori :

Japonya Kansai Uluslararası Havaalanı, Osaka Körfezindeki yapay dolgu bir ada üzerinde yapılan inşaatı ile dillere destan bir havaalanı. 1100 hektar üzerine kurulu Kansai havaalanı başlarda tartışma yaratsa da, Kobe depreminden neredeyse hasarsız çıkması sonucu insanların güvenini kazandı. Hava trafiğinin yoğun olmasından dolayı Japonya’da benzeri havaalanlarının ve yapay adaların sayısının artması bekleniyor.

Kansai Havaalanı inşaatına mühendislik alanında bir devrim gözüyle bakılıyor. Öyle ki, ASCE American Society of Civil Engineers (Amerikan İnşaat Mühendisleri Topluluğu) 2001 yılında verdiği ödüllerde, inşaat mühendisliğinde 20.Yüzyıl'a damgasını vuran 10 milenyum yapı arasında, 2.sıraya Kansai havaalanını koymuştur.



Kansai havaalanı inşaatının ilk etabını, deniz zeminin iyileştirilmesi, deniz duvarlarının inşaası, dolgu malzemesinin yerleştirilerek denizin doldurulması ve bağlantı köprüsünün inşaatı oluşturmaktadır. Alüvyonlu killi topraktan oluşan deniz zeminin iyileştirilmesi için kum kazıklar çakılmış böylece zayıf killi zemin içindeki su dışarı çıkarak zemin güçlendirilmiştir.


İyileştirilen zemin üzerine malzemenin doldurulabilmesi için taş kazıklardan bir deniz duvarı oluşturulmuş ve içine dolgu malzemesi doldurulmuştur. 510 hektar alanında, 11,2 km uzunluğunda ve deniz zemininden 18 m yüksekliğindeki yapay adanın doldurulabilmesi için bir dağ parçalanarak yok edilmiş, inşaat molozları ve geri dönüşümlü malzemeler kullanılmıştır. Elbette ki bu kadar malzemenin taşınabilmesi için hem karada hem de denizde çok büyük makine parkları gerekmektedir. Bu nedenle bir seferde 3000 m3 malzeme taşıyabilen tankerler kullanılmıştır.

İkinci etap inşaatında ilk yapay adanın yanına ikinci bir ada yapıldı ve bu ada üzerinde 4,5 km’lik bir pist, havaalanı yönetim merkezi ve apron bulunmaktadır. İkinci etabın inşaatına 1999 yılında başlanmış olup, 2007 yılında bitirilmesi planlanmaktadır.

1,7 km uzunluğundaki terminal binası aynı zamanda dünyanın en uzun kapalı alanlı yapısı ünvanına sahiptir. Projesi, yapılan uluslarası bir yarışma sonucunda Renzo Piano tarafından yapılmıştır. Yapının riskli deprem bölgesinde olması sürekli tekrarlanan şiddetli depremlere, okyanus rüzgarlarına ve akıntılarına, ayrıca adanın beklenen oturma değerlerine karşı dayanıklı olabilmesi amacıyla, yapıya dalga şeklinde aerodinamik bir struktürer form verilip çelik konstrusiyon bir sistem kullanılmıştır. Terminal binası inşaatı 6000 işçinin çalışması ile 38 ayda bitirilmiştir.

Adanın projede hesaplanan oturma değerlerinden daha hızlı ve düzensiz oturma yapması, bu büyüklükteki bir projenin fiyaskoyla sonuçlanması ve tarihin en büyük mühendislik hatası ile karşılaşılması riskini ortaya çıkarmıştır. Hem yapıyı hemde Japon mühendisliğinin sarsılan itibarını kurtarabilmek için Japon hükümeti 27 milyar Yen’lik bir bütçe ayırmıştır. Sorumlu mühendislik firması oturma değerlerinin hesaplanan değerlerde olduğunu ancak farklı ve düzensiz oturmalar görüldüğünü kabul etmiştir. Terminal binasının ve yakıt tankerlerinin dolgu zeminin oturmasından zarar görmemesi için temellerinin altındaki zeminin çevresi su girişini önleyen yer altı duvarlarıyla çevrilmiş ve zeminin akması engellenmiştir.

Ayrıca çok nadir görülüyor olsada büyük gel-gitleri önlemek için pompalar yerleştirmiştir.

Farklı oturmaların terminal binasına hasar vermemesi için temel kolonlarına hidrolik krokiler yerleştirilmiş, hassas bilgisayar programları ve oturmaları algılayan sensörler ile kolonlar istenen değerlerde kaldırılarak, 1,7 km’lik bu dev binaya hiçbir zarar gelmemesi sağlanmıştır. Bu sisteme "Jack Up" sistemi denmiştir.

Bütün bu çalışmalar sırasında birleşim yerleri çok hassas olan cam giydirme cephelerde bile en ufak bir çatlak görülmemesi, mühendislikteki her sorunun yine mühendislerce çözülebileceğini göstermiştir.

Son Hali










Havaalanının 2.etabına ait gelişim süreçlerini gösteren flash animasyonu:
http://www.kald.co.jp/english/eindexframe.html

Yararlanılan Kaynaklar:
http://www.kiac.co.jp/en/
http://www.imoizmir.org.tr/
http://en.wikipedia.org/


3 Yorum

güzelçalışma teşekkürler

Ben teşekkür ederim.

OR-Gİ PROJESİ, KANSAİ GİBİ TİREBOLU’DA MÜSAİTTİR



OR-Gİ, 1997 yılında, Giresun-Ordu olarak iki ilin bürokrasi ve sivil toplum kuruluşlarının ortak çabasıyla gündeme getirilen ve yatırım programına alınan, Ordu ve Giresun illerinin tam ortasına denizi doldurarak yapılması planlanan ve bir süre çalışıldıktan sonra 2001 yılında yapımından vazgeçilen, havaalanı inşaat projesi düşüncesinin adıdır.

Uzun zaman üzerinde çok düşünülüp çalışma oldu ise de, gerek ödenek yetersizliği gerekse, o bölgeye Tersane yapma planları gibi nedenlerle bir türlü hayata geçirilemeyip rafa kaldırılmıştır. Şimdi ise gündemi ve tekrar yapım söylentileri devam etmektedir.

Karadeniz bölgemiz, bölgesel konum olarak Avrasya kaynaşması ve Karadeniz kıyı ülkeleri işbirliği konularında, deniz ile ortaasya ve ortadoğuya açılım durumu olarak, can damarı konumundadır. Bu nedenle de Karadeniz sahil şeridinde, uluslararası alanda ticari verimliliği artırmak ve kolay olarak avantaj sağlamak için, ulaşımda kavşak nokta ve ticarette can damarı olma özelliği olan yer, tek Tirebolu’dur. Şöyle ki:

Günümüzde arazi yapılarının özellikleri işlerlik yönünden ciddi dikkate alınır, kazançlı yatırımlar öyle planlanarak yapılır. Karadeniz bölgemiz ise hep engebeli olduğu, ova olmadığı, müsait olmadığı söylenir. Böylelikle de Tirebolu düşünülmez, “kuru’nun yanında yaş’ da yanar” misali Karadeniz bölgesinde olduğundan dikkate hiç alınmaz.

Fiziki yapı bakımından Tirebolu, bölgesel yapıda Tirebolu’nun yeri, Ülkemizin uluslararası alanda kaynaştığı noktada Tirebolu’nun konumu şeklinde düşündüğümüzde; işte düşünülüp yapılamayan OR-Gi havaalanının yapımı için benzersiz tek müsait yer, Tirebolu olduğu çok belirgindir. Şimdi bu ciddi gerçeği, Tirebolu’ya benzer yerlerle kıyaslama yaparak meydana çıkaralım.

Elbette ülkemizin her tarafı güzeldir. Her tarafa yatırımlar yapılması gerekir. Giresun Gülyalı mevkiine düşünülüp yapılamayan ve sonrada yapılmasından vazgeçilen bu havaalanı, eğer oraya yapılsa idi, acaba deniz ticareti ve liman bakımından Tirebolu kadar olabilirmi ydi? bu pek az. Denizden anadolu’ya açılma özelliği Tirebolu kadar olabilirmi ydi? arazi işlerliği az olması sebebiyle yine pek az. Kargo bakımından ağır taşımaya Tirebolu kadar açık olabilirmi ydi? yine az. Yani, Gülyalı’da olursa, limandan ve demiryolu bağlantısı avantajından yani işlerlikten uzak kalır, Tirebolu’ya göre eksik olurdu.

Peki, Trabzon’un bölgesel ağırlığı olması bakımından, bu havaalanın oraya yapımını düşünelim. Trabzon’da havaalanı olduğu için tekrar bunun oraya yapımı dikkate alınmaz. Alınsa da demiryolu eksikliği düşünülerek yine yapımından vazgeçilir. Şu düşünceyi de belirtmek gerekir ki, Demiryolu meselesinde Tirebolu bay-pas edilip; yapım maliyeti bakımından Tirebolu’ya göre çok çok yüksek olduğu halde, Zigana’nın altından Trabzon’a demiryolu tüneli düşünülmektedir. Eğer bunu gerçekleştirirlerse, OR-Gİ havaalanı yapılsa bile önemi azalacak, Tirebolu’ya demiryolu yapımı tamamen düşünceden kalkacaktır. Kısacası, Karadeniz bölgesi olarak nereyi düşünürsek düşünelim, OR-Gİ havaalanı projesi Tirebolu dışında mümkün ve verimli olmuyor, mümkün olsa bile eksik kalıyor.

Böyle olunca, OR-Gİ havaalanı Tirebolu’da nasıl yapılır? Sonra da ne olur? Hemen açıklayalım. Tirebolu, fiziki şekil olarak v harfine benzer. Yani denize doğru hafif bir burun gibidir. Limanın tam doğrultusuna, denize Kansai havaalanı gibi düşünülürse, sağında ve solunda dağ engeli yoktur. Havaalanı dediğimiz yer, minimum 3 veya 4 milyon metrekare engelsiz arazide olması gerektiğinden, Tirebolu’nun deniz açıkları çok müsaittir. Yeşilköy gibi çift pist bile yapılabilir. Yani, diğer yerlere yapılacak havaalanı maliyetlerine ve işgücü uzunluğuna göre, Tireboluya havaalanı yapımı liman ucundan doğru olacağından kat kat daha kolaydır. Yapıldığında da Tirebolu’nun manzarasını bozmaz. Tirebolu’dan sadece çizgi şeklinde görülür. Ayrıca, Tirebolu limanının rüzgâr ve dalga tehlikelerini keserek Sinop limanı özelliğinde olmasını da sağlar.

Yetkililerce, Tirebolu’ya yapılması için, orta ve uzun vade de buradaki nüfus yapısı ve ekonomik gelişmeler dikkate alınarak, hitap edeceği bölgenin geniş olması ve Liman ve demiryolunu canlandırması düşünülerek, geniş inceleme yapılıp fizibilite çalışmaları yapılmasıyla planının net çıkarılması gerekir. Böylelikle Singapur havaalanı gibi export taşımacılığını, serbest ticaret faaliyetini de içeren, uluslararası ticaretin merkezi olabilecek bir vizyona sahip olan havaalanı özelliğinde düşünülmesi gerekir.

Diyeceksiniz ki, Karadeniz de bunun tek kolay yapım yeri Tirebolu, ama büyük ve geniş iş olduğundan nasıl yapılabilir ve yaptırılabilir? düşüncede kolay ama gerçekleri yetkililere anlatmak ve benimsetmek çok zor. Kansai havaalanın planına veya Centrair havaalanının planına ciddi olarak bakalım ve inceleyelim. Tirebolu’ya bu planlar çok mükemmel uygun oluyor. Bu planlar Tirebolu’ya uygulandığında Kansai’den farkı, sadece denizde git-gel olaylarının ve deniz akımının farklılığıdır. Bunu da mühendisler çok mükemmel ayarlarlar.

Yapımı Tirebolu limanından doğru olacağına göre, diğer bölgelere göre ucuz maliyetle olacağı gibi; yapıldığı takdirde, Tirebolu limanını hızlandıracak ve demiryolu projesini zaruri hale getirerek Singapur havaalanı gibi Avrasya’da ciddi öneme sahip olacaktır. Sadece yolcu taşımada değil, export taşımacılığı yaparak Avrasya kaynaşmasında ticaret hacmini hızlandıracaktır.

Devlet yolunun Karadeniz’den doğuya kolay açılımı Harşıt vadisinden olduğuna göre, bu projenin gerçekleşmesi halinde Gümüşhane Bayburt illerine yolcu bakımından hitabı çok olacak, Karadeniz’den Doğuanadolu, Mezebotamya ve Ortaasya’ya ticaret hızlanmasına katkı sağlayacaktır. Böylelikle de, KATB projesinin Tirebolu’dan zaruri yapımı başlanarak, Kelkit’i takiben Erzincan ilimiz çok büyük kavşak noktası ve halini alacak, bölgeye istihdam sağlayarak yatırımları da hızlandıracaktır. Bu proje, ülkeler arasında Avrasya kaynaşmasının zaruri ayağını, Tirebolu’da bulunduracaktır. Bu proje için, şahsi ve siyasi çıkarlar bırakılıp ülkemizin çıkarları ve yararları düşünülürse, bu proje Tirebolu’dan hayata hemen geçirilir.

Bu nedenle, OR-Gİ nin Tirebolu’ya tıpkı Kansai havaalanı planında yapımı, ülkemizde öncelikli yapılacak bir proje olması kesinlikle zaruri şarttır. Bu projenin, ön planda yapımı için zaruri tutulması ve Tirebolu’ya başlanması, ülkemiz yararına büyük temennimizdir.

Ülkemiz için kazanç sağlayacak projeler ve yatırımlar geri dursa bile, ne yapılır yapılır, plan veya yer değiştirilir ama sürekli yapımı düşünülür, gündemde tutulur. Şahsiyeti ağır kişilerin, ağırlığını koyma çabasıyla da, geç yapılacak projeler erkene alınır. Yan sanayi gelirini de büyük işadamları yatırımlarıyla değerlendirir. Şu sorular aklımıza hemen geliyor. Acaba Sabancı veya Koç Holding yönetim topluluğu gibi ağır şahsiyetler Tirebolulu olsalardı, bu havaalanı bu zamana kadar yapılmadan durabilirmi ydi? cevabını bu düşüncemi okuyanlar düşünsün versin. Halis Toprak Diyarbakır’a veya Aydın Doğan Kelkit’e neler yapmışlar? düşünenler araştırsın. Ağırlığı olan şahsiyetler Tirebolulu olmasalar bile, bu projenin devlet eliyle yapıldığı takdirde, yan sanayi olarak kendilerine çok büyük kâr sağlayacağı için, bu projenin Tirebolu’ya uygulanması için uğraşmaları, yetkilileri harekete geçirmeleri gerekir.

Bu projenin gerçekleşme düşüncesi, ülkemizin geleceği için, tıpkı Singapur havaalanı gibi olacağı düşünülerek, Kanzai havaalanı planı şeklinde hazırlanıp veya Japonlardan Kanzai havaalanının projesi tam alınıp, Ankara’da tasarlanıp, “kesinlikle öncelikli ve zaruri yapılacak işler” borusuna girip, Karadeniz bölgesinde Tirebolu’dan çıkarsa, çok güzel bir havaalanı yapar. Ancak, Tirebolu’nun dışında bir yerden çıkarsa da çok güzel hava yapar. Yani Tirebolu’nun dışında, “yapıldı ama yerinde yeller esiyor” dedikodularından öteye geçmez veya “Denizin ortasına çok güzel top sahası yapmışlar” söylentileriyle uzun süre devam eder gider. (Bekir KEŞMER)

Yorum Gönder

Arşiv

cihanozdemir.com